Ezgili Yürek | Şiirlerim

30 Nisan 2010 Cuma

*Bayrak açar mayıs

Mayısı biliriz
Bahar bırakır avuçlarımıza
Toprak kokar
Çağlayan gökyüzü
Bayrak açar emek

Kabaran ırmağa
İlk seher
Çevirmeden rengini güveze
Beraber içeriz serin sabahları
Dünya kardeşliğiyle

20 Nisan 2010 Salı

*Mor Aralık Yağmur

Tenine sürülen yalım
Soyarken gözlerimin ahusunu
Sunaklarına ağıt doldurur
Dileğime yakaran bulut

Mora çalar gece
Varır zembereğin diline
Günsüzleşir fecrisadık
Hasretin yüzü yine dökük

Kabuk tutmuyor dilim
Üflemelerimden koyuluyor demin
Asmalar vermiş rengini suyuma
Bade vermez boğum

*Fosfor

Çağ
Parçalatıyor çekirdeklerini
Karaçalı günlere
Asmaların ayazı
Buhran oluyor camlarına
Karanlığa sürterek ışıyan
Bombalar düşüyor evlerine

Bir göz kıvırıyorlar
Göğün yılgısı
İniyor toprağa
Ciğerlerinde emsali
Sarımsak kokusu

Bakır kazanlarda
Yağ döndürüyor öbürleri
Un seker yakıyor
Fındık fıstık
Lalezar bahçelerinde

Bir gün zar atılacak
Tarih hep yek çağıracak
Boynuna lale
Bahçenden asılacak

Arzum var
Dağlanacak
Toprağa filbahar
*
Dönmüş yüzleri ana göğsüne
İçi yılan tutmuyor çocukların
10.01.2009

*Göçelge

(Sait Faik’e)


Düşlerim
Düşüşlerime askı olunca
Şehre sıkışmış bir offf...
Geceyi kaçıran bir hişşştir hayat
Ve Sait Faik’in dediği gibi
“hişşt sesi gelmedi mi fena”

Ustam
Sözüne dönük yelkenim
Yalnızlığının göçelgesindeyim...

Vardiya zamanlarda
Akrep idim
Yel kovana uzak olan
Yakamoz buhran alevi
Kancamın zehrinden öldüğüm

Ustam
Sözüme döndü yelkenim
Yalnızlığım göç gölgesinde...

Nasılsa mı

Oysa geçerdi zaman
Nutku tutulmuşların dilinde

İki temmuzda ateşe
Kasımda ayaza vurulmuşları
İteleyerek geçerdi

Ebe olmuşları saklayarak
Yitenlerden kalanları
Lal edip geçerdi
Ürkek tavşanların yüreğinden
Lale devrine...

Esrikliğine aldırmadan...

İsyansa; kâr
Safrasını atmak isteyen.
Yerden ayağı kesip
Afişe eden
Netekimlere inat.........

*Anladım

Solgun çiçeklerden,
Zamanı kısa kelebeklerden
Çaldım ömrü.
Yalansız aynalara güldüm.
Dingin gözlerle sohbet kurdum.

Sevda dilimden,
Acun yerleşti gönlüme.
Acun ,
Soluk benizli küheylan.
Çorak topraklara yağan.

Anladım ki,
Ömrüm yürüdü,
Mayın hattı,
Koyunsuz çoban.
Dikenli telde kanayan.

*Kösteğin zinciri

Saatin sarkacına asılı
Kurdela…
Zamana tebrik
Zamaneliğe ünlemi var

Başka bir adı var
Ömre başlık giydirmenin
Renklerini seçen
İç dünyanın
Zulme takrip
Feodalitesi

Ayraçların yönü var
Canı candan usandıran
Ve patlıcanın
Kekremize düşen tadı

Hodbin söylemlerin
Çıkardığı ahkâm var
Dillerde çapanoğlu
Gözlerde Veysel’in âmâsı var

Benim
Tuttuğum sırdan
Buğulanan yüzüm var
Aynalardan dileniyor kendini

Ya sizin?

*Islak

Gülüşün şımarık sesiyle
Değiyorum dallara
Yağmurla birlik
Damlıyorum sokağınıza

Yakın ışıkları
Asfaltta parlasın yüzüm

Tükenmeden
Kandilin yağı
Hüviyetimi getirdim

Yakın ışıkları
Pencerenizi döven
Her yağmur
Misafirdir

Aralayın pervazı
Kıvırın perdenizi
Tutmadan
Nihavendin duldası
Soluğun kırık
Namesini
Asıp gözlerinize
Yatağınıza akan
Hıçkırık olayım

Korkmayın

*Göğün gergefindeyim

Kendimi gergef sanıp
Göğü üstüme aldığımdan bu yana
En solgun mevsimin
Aşkını buyurdu
Dünya bana

İğne deliğinden
Geçen ömre
Küskün suretler
Uzun uzadıya hasret istedi
Bakmadan baharın dallarına

Söylesene
Sonbaharsa mevsim
Hangi çalı gölgesi saklar ki
Hasreti

Çeyiz sandığının
Naftalin kokusunu
Beline dolayan eller gibi
Amansız
Göz sevmesiyse içindeki....

*Yaklaşıyorlar ama yine de

Yüzünü tutan kabuk
Korkunun esareti

Sus ve dinle
Dirhem dirhem yaklaşıyorlar
Tükürük inadında
Dolduracaklar rahnesini

Ey! Heyula

Kaç kere
Dirilttik
Gecenin yasını

Kaç kere
Bin minnet
Pınarını açtık sevilerin

Şimdi! Yeniden

Lal edip
Şarabın cesaretini
Gözlerinle efsunlasam dilimi

Dayasam dudağımı
Alaca gülüşün
Eylem figürüne
Buza tuz olsam

Ey! Heyula
Hadi uyandır
Doğamın güzünü

Sıyır
Efendi bildiğin
Lapçınların sesini
Cüppelerden soy yüzünü

*Alagra

Korkulu gecelerin
Asayiş gülü
Sevgimin soluğuna buyur

Çağrılı sözlerime
Bir avuç tuz bırak önce
Bir şelale ninnisi iliştireyim
Kulağına
Yüzünde sardunyalar görünsün

Sarı yatağına
Sarmalık uzan sonra
Yürek
Paçadan çekiştirsin

Göğsünü vermeden uykuya
Düşüne bir ülke iliştir
Yamacında Iguazu
İntihar sesli

Sorsunlar şimdi
Şehvetin açık resmini

Anlatırım alargadan
Soğuk tenini

*''M'' baladı

Dedin ki
Sevi
Unutmaya yasladık başını

Dedin ki
Ellerimi
Yakma resimlerine
İklim kavruğu versinler
Öyle alevlensin
Kentli çınarlar

Beğenmedik
Geldiğin kenti
Miladını renklere böldük

İnanmadık
Umudun harfini
Hükümle törpüledik

Kaç gecenin ağrısına
Bir mantar çekildi
Kan gibi içtik

Esrik küheylandık
El alem narasına
Göğüs kabarttık